Sakızın güneyi ziyaretçılere eşsiz güzellikler sunar. Burada tepeler uzaklardan yuvarlanıp denizle buluşur.
Bu tepeler saydam resin salgılayan değerli ve yeşil mastik ağaçları ile kaplıdır. Yazın mastiğin keskiın kokusu heryere yayılır. Zeytın ağaçlarıda bu florada uyum içinde güzellikleri tamamlar. İyi durumda olan yollar tatlı yokuşlardan döne, döne çıkılarak ziyaretçileri kasabalara taşır. Bunlar ortaçağlara kadar uzanan tarihı iıle mastik kasabalarıdır. Her ne kadar bunların çoğü yıkılmış olsada bir kaçı ayakta kalmış ve bu eşsiız. Kasabalar tarihi dokuyu koruyan özellikleri üzerlerinde taşımaktadırlar. Bu evlerın dış yüzeyindeki yüksek duvarlar yerli halkı yağmacı korsanlardan korumak için kale gibi inşa edilmişlerdir. Ortada üstü kubbeli mmerkezı bir kule ve tuğlalarlala döşenmiş dar yürümr yolları görülür. Pirgi veya Mesta nın bu labırent görünümlü yollarında yürüyen biri kendıni gizemli ve baştan çıkaran tarih öncesı devirlerdeymiş gibi hissder. Bugün 24’ ü kullanılmayan 27 adet mastik köyü mevcuttur.
Armolia
Ana yolun güneyinde Armolia bulunlur. Adanın merkez bölümüne 20 km uzaklığa sahip olan Armolia Köyü, özellikle dekoratif sanatlarda büyük beğeni toplamaktadır. Yurt dışı turlarına katılarak bölgeyi ziyaret eden turistler tarafından köyde üretilen testi, kavanoz, vazo gibi ürünler hediyelik olarak satın alınmaktadır.Buranın tarihi çok eskiye gitmesine rağmen buradaki eski evlerin çoğu yenilenmiştir. Armolia duvar resimleri yapımı ile ünlüdür. 1744 yılında yapılan dini duvar resimleri yörenin merkez kilisesi Ayios Dimitrıos kilisesinin yakınında bulunan Panayia kilisesinde bulunmaktadır. Kasabanın batı tarafında tepelere doğru görünen Apolichnon kalesi burada bulunan bir yazıtta belirtildiği üzere 1446’da Leronymus Justiniani tarafından yaptırılmıştır. Bu kale kendi su kaynağı olan ve baraka olarak kullanılan tahtadan yapılmış binaları olan bir yapıldır. Bu yapı kale burçları dahıl orijinal yüksekliğini korumuş olarak günümüze ulaşmıştırç Bu yapıda Cenevizlilerin kendileri korumak amaçlı yaptıkları diğer kalelere benzerlik göstermektedir.
Pyrgi
Pyrgi eski çağlara ait kasabaların en geniş ve en önemlisidir. Burası şehircilik ve mimarisi ile ilgi merkezidir. İnsan faktörü ve yapılan bir çok restorasyona rağmen orta çağlardan kalma yaşayan bir efsanedir. Kale güçlendirmelerinin yapısı Cenevizlilere atfedilmiş olup ve Mt.Atos,Daphne,Osios Meletios gibi ortaçağ manastırları düşman saldırılarını bertaraf edecek şekılde Yunan şehir planlamaları uygulanarak inşa edilmişlerdir.
Şehre girişler ağır iki demir kapıdan olmaktaydı. Bunlardan biri doğu duvarının ortasında aşağı giriş olan Kato Porta ve yukarı giriş olan batı kısımdaki Pano Porta’dur. Korunma amaçlı kapılar geceleri kapatılıyordu.Sehrin merkezinde gururlu ve despot kale bütün ihtişamı ile yükselir. Cenevizliler tarafından yönetim ve savunma amaçlı yapılan bu kale şehir merkezinde yerleşimin ortasında yükselirç Bu kare şeklinde ve her köşesinde küçük bir kulesi bulunan taş bina kalın bir duvarın merkezinde kurulmuştur.
Bu evlerin ınşası kulelerin korunmasına yardımcı olmuştur. Zaman Pirgi’deki bazı tarihi eserlere cömert davranmıştır. Bunlardan biri kubbeli koridorun sonundaki Bizanslılar tarafından inşa edilmiş olan Ayioi Apostoli kilisesidir. Kurulumu 13 ve 14. yüzyılda olduğu düşünülen bu kilisenin çatı kulesi, saklı kemerleri, kapı çerçeveleri, yuvarlak alınlıkları gibi dış unsurları ile Giritli Domestihos Kinigos’ un yaptığı duvar freskoları çok iyi durumda günümüze ulaşmıştır. Bu eşsız eserden birkaç metre ötedeki meydanda Kimısis Tis Theotokou kilisesi bulunur. 1694 yılında inşa edilen bu yapıda üç dar geçitli korıdor ve çan kulesi bulunur ve kasabanın ana kilisesi olarak hala hizmet vermektedir.
Süphesiz bu evlerin en önemli özelleği ön cehpedeki duvarlara kazınmış dekoratıf motiflerdir. Bazıları bu grafiti tarzı duvar motiflerinin Cenevizlerden geldiğini söylemektedir. Her nereden gelirse gelsin Pirgi halkı bu sanatı sevmiş, geliştirmiştir.Günümüzde duvar resimleri konusunda ustalaşmış sanatçı grupları mevcuttur.
Bu işlem günümüzde nıspeten kolay olmasına rağmen bilgi ve tecrübe gerektiren bir sanattır.
Emporios
Pyrgi giderken kasaba girişinken önce hastanenın solunda kalan yol 6 km sonra sizi Emporıo’ya taşsır. Buranın güzel görünüşlü koyunun tarihi bronz çağına kadar uzanır. Sakız boğazından geçip yola çıkan gemiler kuzey rüzgarından korunmak için bu koya sığınırlarmış. Doğudaki Profitis Ilias tepesi rüzgarı kesen esas unsurdur. İngiliz Arkeologlar burada M.Ö.7 ve 8’ci yüzyıla ait yıkıntıları gün yüzüne çıkarmışlardır. Güney kısımda M.Ö. 6. yüzyıla ait tanriça Athena’ya atfedilmş düz çatılı kale burçları ve bir mabet bulunmuştur. Bu kale burcunun altında labiren görünümlü tek odalı yerleşim birimleri bulunur. Bu alanın eski çağlarda barış içinde terkedildiği düşünülmektedir. Buradaki yerleşimcilerin tarihçi Thoucidides e göre Leukonıonyalılardır.
Bu koydakı mabette M.Ö. 690 yılından Hristiyanlık öncesi döneme kadar olan değişik bulgular keşfedilmiştir. Burada iyon tipi ınşa edilmiş başka bir mabetin kalıntılarıda mevcuttur. Limanın güneyinde daha önceleri etrafındakı her yeri lavlar altında bırakan ve şu an faal olmayan Psaronas yanardağı bulunur. Bununda kanıtı yakınlarda bulunan Mavros Gıalos ve Fokı plajlarında olan kapkara çakıltaşlarıdır.
Olympoi
Ana yola dönüldüğünde buradan pek uzak olmayan Olympı karşımıza çıkar. Burasıda kale görünümlü tarihi bir yöredir. Buradakı evlerin yükseklikleri aynı seviyede olup bir bütünlük sergilerler. Pencere yerleri olmadığı iöin savunma amaçlı bir kale görününündedırler. Burada bir ana giriş, ortada savunma amaçlı bir kule, evleri kulelerle birbirine bağlanmış ve altından dar labiren sokakların uzandığı bir görünüm hakimdir. Son zamanlarda bu yapılarda yapılan testorasyonlar tarihi dokuyu bozmaktadır. Ortadaki kule yarısı yıkık olarak ayakta durmaktadır. kasaba merkezinde Ayia Paraskevi şsapeli bulunur. tahtadan oyulmuş kutsal resimlere ait olan duvar 18.’ci yüzyıl sanatının önemli bir örneğidir. Vlihos’ta Orta çağlardan kalma ’’yemek odası ’’trapeza iyi durumda günümüze ulaşan tarihi eserlerden biridir. Her katta odaları uzatılmış iki katlı bir yapıdır. Her odada tarihi Olympi evlilik törenlerinde yemek yenilen taştan sıralar ve masalar bulunur.
Mesta
Mesta en iyi korunmuş mastik kasabasıdır. Turistler için görselliğin en fazla olduğu yöredir. En güzel kale görünümlü ve geçmişi gururla taşıyan bir yerdir. Ayni hizadada bulunan surlar ve üç gözetleme kulesi ile bu yer gezenleri ortaçağlarda bir gezintiye sürükler. bizans zamanında inşa edilen bu yapı 12.yüzyılda Cenevizliler tarafından güçlendirilmiştir.
Ana girişte ’’kaptanın kapısı’’dıye anılan yerden içeri girildiğinde yörenin en eski iki kilisesi olan Ayios Georgios ve Ayşıa Paraskevi bulunur. Bu kiliselerdeki bulunan duvar freskoları bizi ruhani bir dünyaya taşır. Yürümeye devam ettiğimizde en eskisi 1412’ den kalma ve bir çok yüzyıl ibadete açık olan Old Taxiarchi kilisesi ve diğer kiliseler görülebilır. Günümüzde ana ibadet kilisesi 1868’de inşa edilmiş olan Taxiarchon kilisesidir. Bu kale görünümlü kasabada yerli ahalinin kır alanı diye anlandırdığı kasaba meydanı tek açık alandır. Evlilik törenleri, kutlamalar ve fuarlar hep bu meydanda yapılmaktadır. Özellikle yaz aylarında by meydan eski havasını korumaya devam etmektedir.
Buradaki tavernalarda kaliteli yemek yenebilir. Kahvehaneler ve küçük barlarda Sakızın en güzel şaraplarından’da tatma imkanız olabilir. Burada uzo’nun bir çeşidi olan damıtılmış incir rakısı ’’souma’’ yerel bir içecektır.
Mesta en iyi korunmuş kale görünümlü kasaba. Mestanın dar ve üstü kemerli caddelerınde dolaşan ziyaretçiler buranın tarihini dile getiren birçok efsaneyi keşfederler. Bu efsanelerden biri kuzey batıda bulunan ve korsan saldırılarına karşı kasabayı savunan Milita kulesi ile ilgidir. Burası kasabanın korunması ile ilgili kararlı bir savunma göstermiştirç Buradakı evler sıkı, sıkıya birbirine kilitlenmiş ve ortaçağ mimari unsurlarını bünyelerinde taşıyan görüntüleri ile minyatür bir kaleyi anımsatmaktadırlar. Butayı ziyaret edenleri etkileyen en önemli faktör Mestanın tarihi yapısının bozulmamış olması ve bu tarihin insanı sarhoş eden mastik kokusu ile kaynaşması olarak yorumlayabiliriz. Buranın önemli oluşu sadece arkeolojisinden kayanklanmamaktadır. Bunun yanılda burası canlı, misafirperver ve güçlü ananelerin kültürel bünyede tasfir edildiği bir yöredir. Burası ayrıca trahilia, Avlonia, Merikounda, Limenas ve Didima gibi Sakızın en güzel plajlarının bulunduğu bir yer olması açısından doğa severler için iyi bir başlangıç noktasıdır.
Vessa
Tur ile birlikte gelebileceğiniz Vessa Köyü, oldukça etkileyici bir yapıya sahip olup, Ortaçağ’ın havasını halen koruyan köylerdendir. Merkeze 19 kilomtre uzaklıkta bulunan bölgeye araçla ulaşım sağlanabilmektedir. Bunun yanında, turistlerin asla pişmanlık duymayacağı bir ortam halen köyde hüküm sürmektedir.
Vessa Köyü’nde, St. Dimitrios Kilisesi en görülmeye değer yapıdır. Bunun yanı sıra, yerli halkın yaşadığı evler de son derece görülmeye değer binalardır. Dört köşeli Cenova mimarisi burada da kendini göstermeye devam etmektedir.
Eski zamanlardan bu yana korunarak varlığını devam ettirmiş olan kuleler ile kaleler, turistler tarafından da oldukça ilgi görmektedir.